Artık yargıda ve eğitimde umutsuz bir noktadayız!

artik-yargida-ve-egitimde-umutsuz-bir-noktadayiz Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Başkanı Prof. Aysel Çelikel, SÖZCÜ’ye konuştu.

Çelikel, ÇYDD ile kız çocuklarının okuması için mücadele ediyor. Hukukçu olarak adalet arıyor. Çelikel, ülkenin halini “Eğitimde ve yargıda daha kötüsü olmamıştı” diyerek özetliyor ve de ekliyor: Atatürk’ün Cumhuriyet’i böyle değildi.

Tartışılan başkanlık sistemi hakkında değerlendirme yapan Aysel Çelikel, “En kötü senaryo başkanlık” dedi.


 

 

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin iki kurucusundan biri o, Türkan Saylan’ın vefatından sonra da Başkan: Aysel Çelikel. Cumhuriyet’e ve demokrasiye gönülden bağlı bir kadın hukukçu, hatta 2002 yılındaki ara yönetiminde Türkiye’nin ilk ve tek kadın Adalet Bakanı. Aysel Çelikel ile Berat Günçıkan’ın kaleme aldığı yaşam öyküsü kitabını konuşmak için buluşmak istedim. Tabii ki söz eğitime ve Türkiye’ye geldi. Anlattıkları arasında bir sözü içime oturdu: “Benim yaşadığım Türkiye zengin bir ülke değildi, ama onurlu bir Türkiye’ydi.” Ne demek istediğini biliyorum, çünkü o onurlu ülke, benim de içine doğduğum ülkeydi. Eskiden!..

BEN HEP ADALETİ ARADIM

Yaşam öykünüzü anlatan kitabınız çıktı, adı “Adalet Yoksa Gelecek de Yok.” Neden?

Çünkü ben bütün hayatım boyunca adaleti aradım. Son 13 senedir de adalet tümüyle kalkar oldu ortadan… Şiddeti seven, sertleşen, hoşgörüden, demokratlıktan ve insan haklarından uzaklaşan bir toplum haline geldik.

Maalesef şimdi çok büyük bir kutuplaşma, birbirine düşman denecek kadar keskin bir ayrışma ortaya çıktı. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet böyle değildi. Bitti şimdi, nasıl eskiye döneceğiz? Bunun kolay olmadığını düşünüyorum, çok endişeliyim.

Biz buraya nasıl geldik?

2002’de AKP iktidar olduğunda ben Adalet Bakanıydım. 2002’den önce olanları da bir düşünmemiz lazım. Türkiye’de eğitime katılım, okullaşma oranları o zaman da düşüktü. Kadınların yüzde 28’i okuma yazma bilmiyordu. Demek ki o zaman da insan haklarına saygılı yönetimler kuramamışız. Bir de, bence laikliği biraz fazla uçlarda uygulama yoluna gittik.

EĞİTİM DE ŞEKİL DEĞİŞTİRDİ

Daha kötüsünü gördünüz mü peki bugünden?

Hayır, görmedik. Bu en kötüsü. Eskiden demokratik sistemi yerine oturtamıyorduk, eksiklikler vardı. Ama rejim değişmez diye düşünürdük. Artık ümit yok. Yargı derseniz, Ergenekon, Balyoz ve casusluk davalarını yaşadıktan sonra artık söze gerek yok.
17-25 Aralık’ın da nasıl kapatıldığını gördükten sonra artık ümit kalmamış demektir. Onun için gerek yargıda, gerek eğitimde geldiğimiz nokta umutsuz bir nokta.

Eğitimde durum ne?

Eğitimde kalite hiçbir zaman iyi olmadı. Şimdi ise, eğitim sistemi şekil değiştirdi. İmam hatiplerde 1 milyon öğrenciyi bulduklarını kendileri söylediler. Okul sayısını tam bilmiyoruz imam hatiplerin. Çünkü bazen normal liselerin içine 2 sınıf imam hatip sokuyorlar.

SADECE RAKAMLARDA VAR…

Kız çocuklarının okullaşmasında durum ne?

O çok boyutlu bir konu. Açık ortaokullar ve açık liseler var. İkinci 4 yıllık kademeyi bitirince muhafazakar aileler kız çocukları için açık liseyi tercih ediyor. Hem örtünüp toplumdan uzaklaştırılıyor bu kızlar, hem bir bölümü evlendiriliyor. Bu arada liseye de gidiyor gibi görünüyor rakamlarda ve lise diploması da alıyorlar tabii. Açık lise kızlar için çok tehlikeli bir yere geldi böylece. Diyeceksiniz ki, “Bilgiyi alıyorsa varsın açık liseye gitsin, ne olur?” Öyle değil. Okul insanı toplumsallaştıran bir şeydir, insanı dünyayla buluşturan bir ortamdır okul. Eğitimde sürekli bir gerileme söz konusu ve bu çok büyük bir acı. Hali vakti yerinde olmayan aileler devletin okullarına bağlı, oraya gitmek zorunda. Ama bir de özel okullar var. O okullar modern, dünyayla iç içe. Oysa Cumhuriyet’in getirdiği bir fırsat eşitliği vardı, o bitti.

TEK YOL VAR, O DA EĞİTİM

Türkiye muhafazakarlaştı. Böyle deniliyor…

Muhafazakarlığın bir tahlilini yapmak lazım. Muhafazakarlık bir yaşam biçimiydi. Benim neslim aynı anda hem Ramazan Bayramını hem Cumhuriyet Bayramını kutlayan bir nesil. Bence kadın tek başına ayakta duran, eğitimiyle, özgüveniyle, ekonomik gücüyle, özgürlükleri ile müstakil bir varlık. Bunu söylüyoruz ama Anadolu’daki kızlar bunu yakalayabiliyorlar mı? Bir tek yolu var: Eğitim. Çocuk gelinlerin önlenmesinin tek yolu da eğitimdir.

MÜCADELEDEN VAZGEÇMEK YOK

Hâlâ var mı o seçenek?

Var tabii, herkes okumak istiyor, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne yapılan bütün iftiralara rağmen bize gelen taleplerden biliyorum. Kızlarımız hâlâ çok büyük mücadele içindeler. Eğitime katılmak, eğitimden faydalanmak için burs talep ediyorlar.

Benim yaşadığım Türkiye zengin değildi ama onurlu bir Türkiye idi

Cumhurbaşkanı “ulus devletler dönemi bitti” diyor…

Peki bu başarılı bir sonuç mu? Benim üzüldüğüm Cumhuriyet’in kazanımlarının da yok edilmesi. Halbuki bu toplum Cumhuriyet’in ortak paydasıyla ayakta duruyor. Bu ortak payda laikliktir. Cumhuriyet’in bu ilkesini ve diğer kurumlarını birer birer yok ettiler. Bu da bir endişe kaynağı. Bir de topraklarımızı bölünecek hale getirdiler.

Ne Batı, Doğu ile ne de Doğu, Batı ile ilgileniyor artık…

Tam öyle değil. Batıdakiler, Doğudaki olaylardan son derece üzgün. Her gün şehit veriyoruz. Bir taraftan da evlerini terk eden binlerce vatandaş var. 300 bin kişi o bölgeden taşındı. Fakir fukara yoksul insanlar… Bu tablo benim yaşadığım Türkiye değil. Evet, benim yaşadığım Türkiye zengin bir Türkiye değildi ama onurlu bir Türkiye idi. En azından biz yurtdışına çıktığımız zaman Türk pasaportumuzu gururla uzatırdık. “Türk vatandaşıyım” derken kendimi çok önemli bir kişi gibi hissederdim. Şimdi utanır bir hale getirdiler bizi. Neden utanayım Türk vatandaşı olmaktan? Müslüman olmak Batı’da korkulan bir din haline getirildi. Müslümanlık niye korkulan bir din olsun, olmamalıydı.
Yanlış dış politikalar Türkiye’yi ne istediği belli olmayan, şaşkın bir ülke haline getirdi.

 


Aysel Çelikel, “Bu toplum Cumhuriyet’in ortak paydasıyla ayakta duruyor” dedi.
Cumhurbaşkanı başkanlıkla kendini kurtarmak istiyor!..

Bir çıkış var mı buradan? Her şeye rağmen ümidinizi koruyabiliyor musunuz?

Demokratik rejimde çıkış yolu seçimdir, onu bekleyeceğiz sabırla. En kötü senaryo başkanlık sisteminin gelmesi. Kapı da açık gibi görünüyor… Yapacağımız bir şey var, bu sistemin ne demek olduğunu, anayasa değişikliğinin gerçek amacının ne olduğunu herkese anlatmak. Cumhurbaşkanı kendini kurtarmak için istiyor, başka bir şey için değil.

Peki sizin hayal ettiğiniz ülke bu muydu?

Kırk yıl düşünsem rejimin değişeceği aklıma gelmezdi. Hayal ettiğim ülke insan onuruna saygılı bir hukuk devleti idi. Kadınların sokaklarda istedikleri saatlerde, özgürce gezebileceği bir ülke. Maalesef bu değildi ama olacak. Belki ben göremeyeceğim ama bu dönem de bitecek… Türkiye’nin toplum yapısı değiştirildi ama bir alt yapı var yine de. Onlar bitmez, onlar duracak.

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin kurucularından birisiniz. Türkan Saylan’a yaşatılanlar korkunçtu. Kendisine bir iade-i itibar da yapılmadı.

Eski bir Milli Eğitim Bakanı kendilerini överken “Biz o kadar eşitlikçiyiz ki o malum derneğin bile açtığı okullara gittim” demişti. Adını bile anmak istemiyorlardı derneğimizin. Biz iade-i itibar ettik! Varsın onlar etmesin.

Bağış toplamakta sıkıntınız var mı?

Bize bu davalar açıldığı zaman kurumsal bağışlar azaldı. İşadamları siyasetle bağlantılı oldukları için bir duraklama geçirdiler. Kişisel bağışlar çok daha iyi durumda. Bu sene üniversite-lise dahil 13 bin öğrencimize burs sağladık.

Sözcü Gazetesi / Özlem Gürses'in röportajı 16.02.2016


16.02.2016