Savaştığı ülkelerin gençlerini, topraklarımızda öldükleri, bu toprağa gömüldükleri için kardeş sayan ve onları bağrına basan ülkemizde bugün, övündüğümüz geçmişe hiç uymayan bir biçimde, gencecik fidanlarımızı, çocuklarımızı toprağa veriyoruz. Bu durum, dayanma gücümüzü zorluyor.

Ülkemizin her evini yas evine çeviren; insanların yüreğinde neye, nereye yöneleceği belirsiz ürkütücü öfkeler büyüten bu gidişi, bu şiddeti durdurmak, bütün siyasilerin en acil görevidir.
Yurttaşlar olarak bizler de kendimizden farklı düşünenlere, farklı inançta olanlara, kısaca farklı olanlara saygı göstermeyi artık öğrenmeli; kimseyi ötekileştirmemeli, farklı olanları kendimize benzetmek için şiddete yönelmemeliyiz. İçerde de dışarıda da barışı, kardeşliği kararlılıkla savunmalıyız.

“Çağdaş – laik – demokratik Türkiye Cumhuriyeti” ilkelerinden asla ödün vermeden ilerlemeli ve çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmayı amaçlamalıyız.

18 Mart Çanakkale Zaferimizin yıldönümünde, bu zaferi ulusça yürekten kutluyor, Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal Atatürk’ü ve işgal kuvvetlerine ölümüne direnen on binlerce şehidimizi, gazimizi sevgi, saygı ve minnetle anıyoruz.