Tarih boyunca dünyanın en korkulan hastalıklarından biri olan cüzzam hastalarına Türkan Saylan, en büyük umut ve ilaç olmuştur.

Tarih boyunca dünyanın en korkulan hastalıklarından biri olan cüzzam hastalarına Türkan Saylan, en büyük umut ve ilaç olmuştur.

İçerisinde bulunduğumuz  Cüzzamla Savaş Haftası’nda Türkan Dergi’de yer verdiğimiz “Merhaba Yaşamak!” satırları ile başta Türkan Saylan olmak üzere bu hastalıkla mücadele edenlere saygılarımızı sunuyoruz.

“Cüzzamla savaşta, sadece tıbbi tedavi ile değil, hayata küsen insanlara yaşama sevincini yeniden kazandırmakla zafere ulaşılır.”

Biz de Türkan Hocamızın önderliğinde hastalarımızı sadece tıbbi olarak tedavi etmedik, onların “Merhaba Yaşamak!” diyebilmeleri için çalıştık. Türkan Saylan ve Lepra öyküsü bunun için özeldir.

Köy hekimi olmak isteyen bir tıp öğrencisi, idealist ve her zaman mütevazı, okul döneminde Bakırköy Akıl Hastanesi’ni ziyarete gider. Orada cüzzam pavyonları dikkatini çeker; hastaların kötü yaşam koşulları, yalnızlık, umutsuzluk ve çaresizlikler onu dehşete düşürür. Personelin ve yöneticilerin, bunun çok tehlikeli bir hastalık olduğu ve hastalara yaklaşmamaları gerektiği ikazları Türkan Hoca'yı derinden etkiler. Her zaman sorunun değil, çözümün bir parçası olmayı hedefleyen Türkan Hoca; Lepra‘ya ilgisinin o gün başladığını, bunun böyle olmaması gerektiğini içinde hissettiğini, bütün gece uyuyamadığını ve dermatoloji uzmanı olma kararını da bu ziyaretten sonra aldığını anlatırdı bize.